....:::::::YAKUP ÖĞRETMEN:::::::....
  Rehberlik
 

 

                                                ANNE BABAYA ÖĞÜTLER
Çocuğu  Kabullenmek
            Çocuğumuzu  olduğu  gibi  kabullenmek  konusunda  oldukça  zorluk  çekeriz. Çocuğumuz  üzerinde  planlarımız  oldukça katı  olabilir ve  kendimizin zamanında  gerçekleştiremediklerini  çocuklarımızın gerçekleştirmelerini  bekleriz ancak  çocuklarımızın  özellikleri / ilgileri  buna  uygun  olmayabilir. Bu  durumda  güvensiz ve mutsuz çocuklar  yetiştirmiş oluruz. Aşağıda  çocuğunuzu  kabullenmenize  yardımcı  olabilecek  küçük notlar  okuyacaksınız.
·        Çocuğunuzu  "olması  gereken"   doğrultusunda  zorlamak  yerine, "olan" ı  geliştirmeyi, saklı  kalmış  özelliklerini su yüzüne  çıkarmayı  amaçlayın.
·        Çocuğunuzu  değiştiremezsiniz.  Ancak  onu  değişim  için   isteklendirebilir  ve  cesaretlendirebilirsiniz.
·        Çocuğunuzun  sahip  olmadığını   özelliklere  üzülmek  yerine  sahip   olduklarına  sevinin.
·        Çocuğunuzun  gösterdiği  çabaya  saygı  duyun.
·        Çocuğunun  "çok akıllı ama tembel  "olduğunu  düşünen  anne – babaların ya birinci ya  ikinci   yargılarında  yanılıyorlardır.
·        İstediğiniz  ve çocuğunuzun  yapamadığı şey, aslında  çocuğunuzun  da  istediği  fakat  elinden gelmediği  şeylerdir.
·        Çocuğunuzun  sınırlarını  kabullenin. Böylece  onun  özgüven   duygusunu  zedelememiş  olursunuz.
ACELE ETMEK
Yıllar önce, çok uzaklarda bir adam varmış. Bu adam çalışmak amacı ile çok uzaklara gitmiş ve yıllarca çalışmış. Sonunda memleketine dönme zamanı gelmiş. Bu çalışma sürecinde toplam 3000 akçe biriktirmiş ve evinin yolunu tutmuş. Evine doğru giderken yolu büyük bir şehirden geçmiş. Yolda yürürken köşe başında birisi "Bir nasihat bin akçe, bir nasihat bin akçe" diye bağırıyormuş. Adam düşünmüş: 'Nasıl olur, bir nasihati bin akçeye satarlar, ben yıllarca çalıştım ve sadece 3000 akçe biriktirdim' Bu ise pek akli ermemiş ama merak iste. Duramamış ve adama bin akçe vererek o nasihati satın almış. Nasihat " KADERDE NE VAR İSE O ÇIKAR" ve yoluna devam etmiş...

İlerde yine köse başında başka bir adam bağırıyormuş "bir nasihat bin akçe" diye. Adam yine dayanamamış bin akçe de o adama vermiş ve ikinci nasihatı da satın almış. İkinci nasihat da: GÖNÜL KIMI SEVERSE GÜZEL ODUR" Son kalan bin akçesi ile de yoluna devam etmiş. Tam şehrin çıkışında yine köşe başında bir adam bir nasihati bin akçeye satıyor. Adam bir parasına bakmış, bir de nasihati satan şahsa, dayanamamış ve kalan son akçesiyle de o nasihatı satın almış. Son nasihatte:

"HİÇ BİR İŞ ACELEYE GELMEZ". Parasız yoluna devam etmiş. Şehrin çıkışında büyük bir topluluk ile karsılaşmış. Topluluk telaş içindeymiş. Yaklaşmış ve oradakilerden birine neler olduğunu sormuş. Oradan birisi açıklamış, demiş ki : Burada şehrin tüm su ihtiyacını karşılayan bir kuyu var, ama kuyunun içinde de canavar var. Canavar suyu tutmuş, göndermiyor. Aşağıya kim indiyse bir türlü çıkamadı. Şimdi herkes korkuyor aşağı inmeye" Adam düşünmüş ve ilk satın aldığı nasihat aklına gelmiş. "Kaderde ne var ise o çıkar" aşağı inmeye karar vermiş. Aslında bu nasihatleri herkes bilir ama uygulayabilmemiz için belli bir bedel ödememiz gerekiyor.

İnince canavar hemen yakalamış ve yerine götürmüş. Demiş ki: "Buraya gelenlerin hepsine bir soru sordum ve bilemediler. Eğer sen bilirsen seni serbest bırakırım." Bir dizine sarışın ve dünya güzeli bir kadın, diğer dizine de kurbağa koymuş ve "söyle bakalım hangisi güzel?" demiş. Adam düşünürken aklına ikinci aldığı nasihat gelmiş ve "gönül kimi severse güzel odur" demiş. Bu cevap canavarın çok hoşuna gitmiş. Zira canavar,kurbağanın gözlerine aşıkmış. Adamı salmış ve suyu bırakmış. Almışlar krala götürmüşler ve ağırlığınca altın vermişler.

Adamımız yoluna devam etmiş ve nihayet evine varmış. Evinin camından içeri bakmış. Bir de ne görsün; karisi genç biri ile diz dize oturuyor. Hemen kılıcını çekmiş ve tam içeri girerken üçüncü nasihat aklına gelmiş "Hiçbir is aceleye gelmez". Kılıcını kınına koymuş ve içeri girmiş. Hoş beşten sonra karısına o genci sormuş. Kadın da: "bey sen gittiğinde ben hamileydim ve bir oğlumuz oldu. Bu genç senin oğlun" demiş.

KADERİNİZ ve YOLUNUZ AÇIK OLSUN, HAYAT ACELE ETMEYE GELMEZ.

MEVLANA
Çocuklarına uygun çalışma ortamı (aydınlık, sessiz vb.) ve araç-gereç sağlamalıdırlar. Çocuklar ödevlerinin büyük bir kısmını evde yapmaktadırlar. Çocuğun rahat çalışabilmesi için dikkatini dağıtacak uyaranların olmadığı bir odasının olması, ısının ve aydınlanmanın yeterli olması ve odasında çalışması için gerekli araç-gerecinin olması ödevlerini yapmasını kolaylaştıracaktır.

2

Özellikle ilköğretimin ilk yıllarında çocukların ev ödevlerini yapma zamanını planlamada güçlükler ortaya çıkabilmektedir. Küçük çocuklar genellikle oyuna veya tv. izlemeye daha fazla süre harcayarak ödev yapmayı aksatabilmektedirler. Bu nedenle ilk yıllarda anne babalar, ödevlerin yapılacağı zamanı birlikte planlamalı, çocuğun bu plana uymasını sağlamalıdırlar.

3

Çocuk yardım istediğinde ev ödevlerine yardımcı olmalıdırlar. Bu yardım, çocuğun ödevini yapmaya değil, onu yönlendirmeye yönelik olmalıdır. Çocuklar ödevlerini yaparken zorlandıklarında veya ödevlerle ilgili çeşitli soruları olduğunda en yakınlarında bulunan yetişkinin yardımına ihtiyaç duyabilmektedirler. Anne babaların çocuklarının tüm sorularını cevaplaması mümkün olmayabilir. Bu durumda anne babaların çocuklarının sorularına ilgisiz kalmamaları, başvuru kaynaklarını göstererek uygun rehberlikte bulunmaları gerekmektedir. Anne babaların çocuklarının yerine ödevlerini yapmaları ise çocukların çalışma alışkanlığı kazanmalarını ve sorumluluk duygusunu geliştirmelerini engelleyecektir.

4

Anne babalar, çocuklarının ev ödevlerini kontrol etmelidirler. Ödevlerin okulda sunulmadan önce evde anne babalar tarafından kontrol edilmesi, çocuklara yaptıkları hataları düzeltme ve eksiklerini tamamlama fırsatı verecektir. Ayrıca çocuğun ödevini bitirince takdir edilmesi öz güven ve öz disiplinini geliştirici bir pekiştireç olacaktır.

5

Anne babalar, çocukların ev ödevlerine olan yaklaşımlarını etkileyecek olumsuz tutumlar göstermemeye çalışmalıdırlar. Anne babaların çocuklarının ödevlerine karşı aşırı ilgili veya ilgisiz, baskıcı ve arkadaşlarıyla kıyaslayıcı tutumları,a çocuğun ödevlerden hoşlanmamasına ve ödevini yapamama kaygısı duymasına neden olabilir. Anne babaların çocuklarına ev ödevlerinde destek ve rehberlik veren tutumlar sergilemeleri gerekmektedir.

6

Ödev yaparken çocuğun dinlenmesini ve enerji toplamasını sağlamak amacıyla anne babalar çocuklarıyla birlikte gevşeme veya rahatlama egzersizleri yapmalıdırlar. Rahatlatıcı bir müzik dinlemek, bir şeyler yiyip içmek ya da vücudunu hareket ettirmek yararlı olacaktır. Çocuğun ödevini yaparken sıkılmasını önlemek için kısa süreli aralar vermesi de sağlanmalıdır.

7

Öğretmenler, anne babalar için çocukları ve onların öğrenimleriyle ilgili her türlü konuda rehber kişi durumundadır. Bu nedenle, anne babalar düzenli aralıklarla öğretmenle görüşerek, ev ödevleri hakkındaki tutum ve beklentilerini, çocuklarına ev ödevlerinde nasıl yardımcı olacaklarını da öğrenmelidirler.
ÜÇ EVLAT
        Üç kadın çeşme başında toplanmış konuşuyorlardı. Az ötede ihtiyarın biri oturmuş, kadınların çocuklarını methetmelerini dinliyordu.
   Kadınlardan biri:
 -Benim oğlum öyle marifetlidir ki, hiç kimse bu konuda onunla boy ölçüşemez...Tam bir cambazdır o! İp üzerinde bir yürüse de görseniz.
   Diğer kadın heyecanla atılarak:
-Benim oğlumun sesini bilseniz, dedi.Tıpkı bir bülbül gibi şakır.Yeryüzünde hiç kimsenin böyle bir sesi yoktur.Allah vergisi bu...
   Üçüncü kadın susup duruyordu.Diğerleri sordular:
 -Sen çocuğunu niye övmüyorsun? Nesi var ki? -Çocuğumun çok üstün bir tarafı yok ki...Ne diye durup dururken öveyim onu.
   Kadınlar kovalarını doldurup yola koyuldular.İhtiyar adam da peşleri sıra yürümeye başladı.Kadınlar ağır kovaları taşımakta güçlük çektikleri için ara sıra duruyor ve dinleniyorlardı.Sırtları ağrı içindeydi. Bu sırada çocukları onları karşılamaya çıktı.
   Birinci çocuk hemen elleri üzerinde havaya kalkmış, çeşitli marifetler gösteriyordu.Kadınlar gözleri hayretten büyümüş haykırdılar:
   -Aman ne kabiliyetli çocuk!.. İkinci çocuk altın gibi bir sesle öyle güzel şarkılar söyledi ki, kadınlar gözleri yaşlarla dolu hayranlıkla dinlediler onu... Üçüncü çocuk koşarak geldi, annesinin elinden kovayı aldı ve eve kadar taşıdı.
   Kadınlar  ihtiyara dönüp: -Bizim çocuklarımız hakkında ne diyorsun, dediler. İhtiyar şaşkınlıkla: -Çocuklarınız mı? Dedi. Onları bilmem. Yalnız biri vardı, annesinin elinden kovayı alıp eve taşıdı. Onu çok beğendim...
ÜÇ İHTİYAR MİSAFİR
Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür.
'Ben sizi hiç tanımıyorum, der...
Ama aç ve susuz olmalısınız... Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim...'
'Evin erkeği içerde mi?' Diye sorar adamlar.

'Hayır, der kadın. Şu an evin dışında.'

'O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil...' diye cevap verirler.

Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır.

'Peki, onlara söyleyebilir misin, der adam. Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler...'

Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder.

Ama bu defa da;

'Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz' der yaşlı adamlar.

Kadın öğrenmek ister;

'Niye giremezsiniz?..'

İhtiyarlardan biri açıklar:

'Onun adı ZENGİN, der bir arkadaşını göstererek.

Diğeri BAŞARI...

Ben ise SEVGİ...'

Sonra ekler; 'Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi evinizde istersiniz?..'

Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyduklarıyla neşelenerek;

'Ne güzel, der. Madem öyle, Zengin'i içeri çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun...'

Karısı itiraz eder;

'Canım, niçin Başarı'yı çağırmıyoruz?'

Bu sırada, evin diğer köşesinde bulunan gelinleri konuştuklarını duyar. Koşarak gelir ve kendi fikrini söyler;

'Sevgi'yi çağırsak daha iyi olmaz mı? Evimiz sevgiyle dolar!..'

'Gelinimizin teklifini dikkate alalım, der adam karısına... Dışarı çık ve bizim misafirimiz olması için Sevgi'yi davet et.'

Kadın dışarı çıkar ve yaşlı adamlara sorar;

'Hanginiz Sevgi idi? Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol...'

Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye başlar. Fakat diğer iki yaşlı adam da onu takip ederler... Kadın şaşırmış bir halde Zengin ve Başarı'ya sorar;

'Ben sadece Sevgi'yi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?'

Zengin ve Başarı bir ağızdan cevap verirler:

'Eğer Zengin'i ya da Başarı'yı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı. Ama sen Sevgi'yi davet ettin... O nereye giderse biz de ardından oraya gideriz. Çünkü nerede Sevgi varsa, orda Başarı ve Zenginlik de vardır!..'
 
                                           www.yakupogretmen.tr.gg
 
 
 
  Bugün 26 ziyaretçi (32 klik) kişi burdaydı! 2008 Tüm hakları saklıdır.Yakup TOPÇU(5058254074) ÇELTİKÇİ İLKÖĞRETİM OKULU İNEGÖL / BURSA Telefon:0224 724 24 09

 

yakupogretmen yakupogretmen3/A sınıfı.  
 

Türkiye Resimleri

İce blue Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol